EGO

Mutlu bir şeyler yaşayınca veya kendimi iyi hissettiğimde kendimi sevmeye başlıyorum. Gün içinde kendimi o kadar darlıyorum ki bunu yaparken sanki nefret ettiğim birini mutsuz etmek için çaba harcıyor gibiyim. Böyle bir çabaya tabi ki sahip değilim ama günlük yaşantımda insanları gerçek anlamda darlamayı seviyorum. Ters cevaplar vermeyi, bir nevi onları sınamayı. Bu sınamayı geçenlerle ise çok sıkı bir bağ oluştuğunu düşünüyorum kendi açımdan. Karşı taraf bunu milyonlarca farklı frekansta algılayabiliyor. Fakat aynı frekansa geçtiğimizde ise benim için değerli bir an oluşuyor.

Kendimi sevdiğim günlerde, saatlerde veya anlarda eski yazdıklarıma veya paylaştıklarıma odaklanıp kendimi övüyorum. Her şeyin bokunu çıkartmayı sevdiğimden dolayı belki de. Kendimi darladığımda bi misketin içine gömecek kadar sıkıştırmayı, kendimi sevdiğimde ise dünyanın tapusu komidinimdeymiş gibi hissetmeyi biliyorum. Sürekli uçlarda yaşıyorum. Benim için mutlak bir kötü ve mutlak bir iyi var. Sahip olduklarımla sevinmeyi bir acizlik olarak görüyorum. Fakat onlar elimden kaydığı an ise misketin içine giriyorum. Kendimi sürekli bir üstte hayal ediyorum ve gerçekten üste çıkacağımı düşünüyorum. Bunun için çalışmıyorum. Çalışmak istediğim halde çalışamıyorum.
----------------
DİKKAT DAĞINIKLILIĞI

ADHD ya da hiperaktivite yani götünün üstünde duramama veya aklının beş karış havada olma sendromu. Bir işe verilen 10dk'lık arada birden kendini 1.5 saat sonraya ışınlanmış olarak bulursun. Ve o arada yapılan aktiviteler öyle saçmadır ki 1.5 saat sonunda kendinden iğrenirsin. ''Ben ne boş adammışım uğraştığım şeylere bak'' dediğin an bittin demektir. Çünkü artık bu gün senin için artık hatta attırık gün olmuştur. Bir kere hata yapmışsındır o günün dönüşü yoktur. Belki de tüm işlerini halledeceğin, ekstra olarak neyle uğraşıyor isen o konu hakkında kendini bir adım daha ileri atacağın o günü tek bir dikkat dağınıklığınla yok ettin. Daha sonra bunun verdiği rahatlıkla yarını hayal etmeye başlarsın. Yarın çalışacağına da öyle bir inanırsın ki, birinci benliğine söylediğin yalana üçüncü benliğinle beraber gülersiniz

Çocuklar gerçekten gülüyor. Gülmek için sebep arıyorlar mı bilmiyorum fakat yetişkinler gibi gülmemek için sebep aramıyorlar. Her şey bir dengede olmalı. Fakat ben çocuk olmak istiyorum. Her şeye sebepsiz ve şartsız gülmek istiyorum. Bazı şeylerin sebebini ve sonucunu bilmemek istiyorum. Karşıdaki insanın bu hareketi neden yaptığını çözümleyememek istiyorum

Tüm insanlar aynı. Düşünebileceğin tüm insanların hepsi aynı kişi. Kadın ve erkek de aynı. Bi tek hayvanlar farklı. Kedileri severim hepsi birbirinden farklıdır. Kardeşimin arkadaşının kedisi bir haftadır bizde kalıyodu. Çok utangaç ve tırsak bi kedi. Çok da masum bi suratı var. Bizim eve getirirlerken çok zorluk yaşamışlar kutusuna girmemiş kaçmış ordan oraya. Benim haberim yok bunların hiçbirinden. Biz de tatile gidicez şimdi Urla'ya ailecek. Bizim iki kediyle beraber bu tırsak kediyi kardeşimin arkadaşına götürmem gerekiyor. Kısasa kısas biz seninkine baktık siz de bizim iki kediye bakın muhabbeti. Zaten içler dışlar çarpımı yaptığımızda eşitleniyoruz. Onun kedisi bizde bir haftaya yakın kalmıştı ama tek kedi. Biz şimdi üç gün yokuz 2 kedi vericez aynı hesaba geliyor. Neyse bi tane kedi kutusu aldım pet shoptan eve çıktım. Annem biraz uğraşmış yakalamaya başarısız olmuş. Kendisi de bayağı bi evhamlı ve telaşlı biridir. Olmuyo yakalayamıyorum diye başladı ben içeri girince. Kedilerin de ensesinden tutunca rahatça yakalayabiliyosun çünkü hareketsiz kalıyorlar. Annelerinin taşıma sistemi de bu şekil. Ama bu yavşak kedi ensesine elimi attığımda kendini sıkıyor ve tutamıyorum. Bir kaç denemeden sonra terler içinde elimde fırın eldiveniyle dolaba yumruk atarken buldum kendimi. Kedi de girdiği yatağın altından korkulu gözlerle bana bakıyodu. Vazgeçip bizim iki çocuğu alıp Esenler'e yola koyuldum. Yani steril bir ortamdaki 3 kedinin bile tüm özellikleri birbirinden farklı. Biz insanlar aynı boklarız çok üzülüyorum. Kız da kedisini diğer gün evden alıp götürdü. O da kutuya koyamadı da tasma takıp kucağında götürmüş?

Youtube neden izleniyor? (coming soooon)

Bir amcanın tek başına eski tasarımlı mutfağında salçalı makarna hazırlamasını o evde bulunarak izlemek ürkütücü olabilirdi. Fakat youtube üzerinden bu adamı izlemek zevkli gelebilir. Neden? Çünkü istediğiniz zaman sıkılıp kapatabilirsiniz. Konuşmak zor geliyor. Bu adama cevap vermek zorunda değilim. Sadece o konuşuyor ben ise izliyorum. Benden hiçbir beklentisi yok. Belki video sonunda bir beğeni tuşuna basmam onun için yeterli. Yani verdiğim şey 0'a yakın iken aldığım şey 1'e daha yakın gibi. Öte yandan
BU DA BİR BAŞKA YAZININ KONUSU

Yorumlar